18 Mar

Bilindiği üzere ülkemiz çocuk istismarında 3.sırada yer alıyor ve İnsan Hakları Derneği’ne göre de her 4 saate 1 kadın tecavüze uğruyor. Peki bu bilgilere rağmen bu durumu önleyici, bizi tatmin eden ne yapılıyor?


Söyleyeyim:

Tecavüz suçunu işleyenler mahkemeye gittiğinde “Pişmanım” lafını ağzına aldığı zaman, bir anda her şey değişiyor. İyi hâl indirimleri uygulanıyor, insanlar kendini tecavüzcünün yerine koyuyor.

Peki toplumumuz?

Eğer tecavüze uğrayan yetişkin bir kadınsa, bahaneler bitmiyor.

“O saatte dışarıda ne yapıyordu?”

“Çok açık giymeseymiş.”

“Tek başına orada bulunmasaymış,” gibi yersiz bahanelerde bulunuluyor.

O hâlde şu sorulara da cevap verilsin:

Tecavüze uğrayan hayvanlar için de aynı şeyleri diyebilir miyiz?

Mesela tecavüze uğrayan bir köpeğe, “O saatte dışarıda ne işi vardı?” sorusu sorulabilir mi?

Bir kediye “Dizini kırıp evinde yavrularına baksaydı,” denilebilir mi?

Ya o küçücük çocuklar?

Ha, özür dilerim. Bunu yazarken aklıma rastladığım bir şey geldi. İstismara uğrayan 3 yaşındaki çocuk vardı ya, hepimiz biliyoruz. O olay için de söylenen aynen şuydu:

“O yaştaki çocuk da annesinin dizinin dibinden ayrılmasaymış.”

Yok ya! Oldu olacak bir de suçu işleyene altın madalya taksaydınız. Her geçen gün ileriye gideceğimize, daha ne kadar cahil olabiliriz diye uğraşıyoruz sanırım. Ha şu da var, bu durum sadece bizim ülkemizde yok. Onu da belirtelim. Fakat biz bu ülkede yaşıyorsak, önce bu ülke hakkında konuşmak lazım.

Bilinen bir şey daha var ki, çocuk gelinler hızla çoğalmakta. Yani başka bir deyişle, küçücük bedenlere büyük gelinlikler giydiriliyor. Hangi oyuncağı alacağına karar veremeyen çocuklara, evlilik kararı aldırır olmuşlar! Üstelik bir de buna “rızası var” deniliyor. Bunlara karşı edilebilecek tek söz yok. Ne desek noksan kalır, ne desek değmez bunlara.


Peki bu ülkede hiç mi duyarlı insan yok?

Tabii ki var. Fakat çoğu çözüm olarak idam istiyor. Belki tepki olacak ama ben idama kısaca “kurtuluş” diyorum. İdam, “insan” demeye dilimizin varmadığı şahıslar için bir kurtuluş. Hatta şöyle bir gerçeği söyleyeyim:

İran’da bu tarz suçlara idam cezası veriliyor. Kanada’da ise idam cezası yok. Hangisinde suç oranı fazla sizce?

İran’da.

Ben ise bu suçu işleyenler için farklı düşüncedeyim. Bence, deneylerde masum hayvanları kullanmak yerine bunları kullanmak lazım. Güzelim hayvanlar acı çekeceğine onların acı çekmesi gerekiyor. Fakat böyle bir şeyin yapılacağını da pek sanmıyorum.

Geçenlerde bir haber görmüştüm. “Trafik canavarına müebbet” diye. Tecavüzcülerin en fazla 5 yıl (hatta çok bile söyledim) ceza almasına karşılık “trafik canavarının” müebbet yemesi sizce de tuhaf değil mi?

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/trafik-canavarina-ibretlik-muebbet-40767163

Bunları sorgularken bir süre sonra durmak zorunda kalıyoruz. Çünkü birtakım şeylere karşı gelince bu ülkede “komünist” oluyoruz. Ya, işte öyle.

Geleceğe dair hayallerimiz gülümseyerek kurulamıyor artık.

Çünkü birçoğumuz hayallerini kurarken bu olayları düşünerek yoruluyor. Hatta düşünmek dahi istemediğimiz anlar oluyor.

Maalesef bir sorun daha var. Bilindiği üzere şiddete, tacize, istismara karşı bir sürü eylem ya da programlar yapılıyor. Fakat bu tür eylem, program vb. şeyleri dikkate alanlar yine duyarlı insanlar oluyor. Yani suçu işleyen yine işliyor.

Kısacası, ülkemizde genel olarak haklı çıkan taraf belli. Bunları söylemekten dilimizde tüy bitti fakat nafile… Yapan yine yapıyor yapacağını ve sesini çıkaran olmuyor. Olsa bile, dikkate alan yok.


Yazan : Aybüke Önür 

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.
BU SİTE İLE KURULMUŞTUR